12.12.2012

Ay ile Güneş

 Delikanlı merakını gizleyemedi.Toy davranışları onu ele veriyordu ve o sormadan kadın cevapladı.Aklından geçenleri mi okuyordu yoksa?Evet,aklında balonların ucuna düğümlü olan ve rastgele etrafta uçuşan onlarca düşünce vardı.Kadının kendine güvenli duruşu onun neden rahatsızca bi' iki kıpırdanmasına neden oldu.Ve kendini soramadığı sorunun cevabını pür dikkat dinlerken buldu. 'Karanlığı seviyoru
m.Çünkü yıldızları görebiliyorum.Ve şu ihtiyar ayı da..Şimşeği bile bazen..Hem aydınlık her zaman doğruyu getirmez.Güneşe ne kadar yaklaşırsan seni o kadar yakabilir de,unutma..Mikrop olmasa aşı da olmazdı.Zehir olmasa antizehir de olmazdı.Gece olmasa gündüz;hüzün olmasa mutluluk;kötülük olmasa iyilik;cehennem olmasa cennet de olmazdı.Bu iki şey birbirini besler.Yani bi' bakıma hayatı anlamlandırır;budar.' Gözlerini gözlerinden bi' an olsun ayırmadı.Gencin başka bi' sorusu daha vardı.Neyse ki dillendirebildi bu kez; 'Peki ya gölgeler?' Kadının dudakları yukarıya kıvrıldı.Gözleri parladı.Ve anlatmaya başladı; 'Her insanın kalbine ve aklına daha o doğmadan tohumlar atılmıştır.Tohumlar yeterince güneşte kalırsa onların susuzluğu giderilir toprağı değiştirilir ve ilgi gösterilirse onlara o zaman yeşerir.Fakat bunlardan yoksun bırakılıp buzdolabına konulursa bozulur.Aslında özde olanı göz önüne çıkarıp söze dökmek kişinin ahlakiden çok vicdani eğitimine de bağlıdır.Kişi ya sınıfta kalır ya da bi' üst sınıfa geçer.Belki de mezun olur..Gölgeler demiştin.Onlar daima olacak.Karanlık ve aydınlık..Her ikisi de olmadan onlar peyda olmaz.Hangisinin daha ağır bastığı değil;kimin gölgelerden ne şekilde faydalanacağı önemli.' Evet,artık gencin aklında binlerce balon dolanıyordu.Bi' tanesi bile ne patladı ne de söndü.Aksine çoğaldı..