27.11.2012

Yaşlı Laflar


  Ben konuşmuyordum artık.Kelimeler ağzımın içinde yüzüyordu sadece.Kimi yüzme bildiği halde boğuluyordu kimi yüzme bilmeden atlıyordu.Kimisi nefes alsa da anlamı yoktu.Kimi kuruydu hala.Kimi belindeki can simidiyle kendini güvene alırken kimisi kıyıya iple bağlıydı.Kimi hırçın dalgalarla boğuşuyordu.Kimi pes edip kıyıya vuruyordu.Kimi sörf yaparken keyifle kimi de dalgalara yenik düşüp dudaklarımın arasından süzülüveriyordu işte böyle..
  Ben doğru kelimeleri bulmak için önce onları Pokemon'daki gibi savaştırırım.Bazen de baloda kendine partner arayan insanlar gibi onları yakınlaştırırım ve dans ettiririm.Kaktüsün gül olmadığını bilirim.Ama ona gülün varlığından haberim yok gibi davranırım;dünyanın en eşsiz kokusu,görüntüsü,notası,kadifemsiliği sanki ondaymış gibi..Gülü de asla incitmem.Dikenlerini ne ona karşı kullanırım ne de kendisine batırırım.Onu yerlere göklere sığdıramayacak kadar da övmem.Hem sonra kaktüsün hali ne olurdu..

26.11.2012

Şeytan Azatta Gerek

  Ve tam da o an daha önce hiç nefesini bırakmadığını farketti.Hep tutuyordu ama hiç geri vermiyordu.İşin tuhaf yanı bu vakite kadar gayet sağlıklı gözükmesiydi.Gözükmesi mi dedim?Çoğu zaman görünen görünmeyinin üstüne beyaz çarşaflar örter;kirden,isten etkilenmeyip ilk günkü gibi yeni kalsın diye..Bazen yeni olan sadece örtüdür.O kaldırıldığında altında eski bi' sandık görülür.Toz içinde ve etrafı
 örümcek ağıyla kaplı..Anahtarı vardır ama gizli bi' yerde.Öfke,nefret ve intikam üçlüsü saklıdır içinde..Taze,yeni,her şey yerli yerinde..Ve onlar içine çekip bi' türlü dışarıya bırakamadıkları..Onlarla bi' arada olmayı sevdiği için değil;yapılan haksızlıkları asla unutamadığı için..O an;işte tam da o an içine çektiği ne varsa dışarıya verdi.Artık özgürdü.Ne kadar da hafifti.N'asıl olsa onların kendileri kendilerine yeterdi;başka düşmana ihtiyaçları yoktu ki..