21.09.2012

'Eğitim cehaleti alır;mutsuzluğu da yanında taşır.'


 Başarılı,başarısız;tembel,çalışkan;okumuş,okumamış;dershaneli,dershanesiz;uslu,yaramaz;vb. ikilemeler..Normal şartlarda altı ile yirmi yaş arası her öğrenciye bu zincirleme sıfat tamlamalarından biri takılır.Özellikle eğitim sisteminden tümüyle imha edilmesi gereken sınav sistemi;eğitimcilere,velilere,öğrencilere,her meslekten insana bu ayrımı aşıladı.Bazı insanlar kendi ideallerini bu şekilde eğitim sistemine sızdırarak halk arasında ikilik çıkarmaya çalışıyor.Bu durum eğitimle iç içe olan kişilere dayatılıp daha sonra halkın beynine empoze ediliyor.Öğretmenler de eğitim sisteminin belirlediği ideallere göre öğrencileri pirinç gibi ayıklayıp uygun bulmadığını çöpe atıyor.Yola kendi zannına göre zeki olanlarla devam ediyor.Geri kalanı sistemin idealleriyle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan mesleklere yöneliyor.Üstüne üstlük hor görülerek..
    
  Eğitim sistemi yeteneklere göre şekil almalı.Öğrenci kime ve neye göre başarılı ya da başarısız kategorisine sokuluyor?Kimin ve neyin ideallerine göre meslek sahibi oluyor?Bu eğitim anlayışı öğrenciyi motive etmekten hayata sıkı sıkıya bağlamaktan istediği mesleğe yönlendirmekten evrensel ahlak kurallarını yaymaktan tamamen uzak.Eğitim başarıya değil;yeteneğe yönelik olmalı.Kendi fabrikasyon başarı anlayışlarını insanlara dayatarak ideal tabloyu görmek istiyorlar.Yeteneği olmayan insan yoktur.Kişinin mutlaka bi' ve birden çok yeteneği,meslek dalına eğilimi vardır.Eğer hedef gerçek anlamda iyi bi' meslek sağlamaksa bu kesinlikle kişinin mutlu olacağı ilgi duyduğu yeteneğinin o alanda var olduğu bi' meslek olmalı.

  Doktorlar,öğretmenler,bankacılar,vb. meslek sahipleri;mutlaka sistemin başarı duvarını aşıp birilerinin ideal olarak nitelendirdiği mesleği seçerek bugünlere geldiler.Peki niçin mutsuzlar?Neden insanlarla iletişimleri kötü?Niçin bu denli sinirliler?Neden müşterilerine,hastalarına,öğrencilere,öğrenci velilerine,meslekdaşlarına,çevrelerine karşı bu kadar kabalar,duyarsızlar,isteksizler?Üstelik düzenli aralıklarla maaşlarını aldıkları halde?Yoksa sadece maaş onları tatmin etmiyor mu?


  Başka bi' kısmı da ruh ya da robot gibi.Duygusuz,maddi görüşlü;'Ben paramı alayım da.',anlayışsız,düzgün iletişimden bihaber,dokunsalar her an patlamaya hazır.Yoksa onlar insan görünümlü kalpsiz birer robot mu?


  Daha başka bi' kısmı da insanları sürekli aşağılama eğiliminde;'Ben okudum,sen cahilsin.Benden daha iyi mi bileceksin?'Kendilerini ideal meslekte olduklarına bi' hayli inandırmışlar halbuki bi' o kadar da kompleksliler,özgüvenden yoksunlar.Normal hayatlarında silik olan bu insanlar kendilerini iş ortamında tatmin etmeye çabalıyor.Oysa ki ellerindeki diplomalar alınıp yırtıldığında onlardan geriye hiçbir şey kalmaz.


  Üniversite eğitimi insana sadece sisteme göre 'ideale yakın' biraz daha iyi bi' meslek ve yine biraz daha fazla para sağlar.Yani kişiye ahlak;mermamet,duyarlılık,yapıcılık,erdem,dürüstlük,insanlık,vb. olguları aşılamaz.Kişi zekice davranıp sözde okumuş olan diplomalı cahillerden bile çok daha üstün bi' konuma ulaşabilir.Önemli olan gerçek anlamda insan olabilmesi.


  Yoksa ideallere ulaşmak mutluluğu garantilemiyor mu?Uzun lafın kısası;'Eğitim cehaleti alır;bazıları için mutsuzluğu da yanında taşır.Çünkü puanlama sistemine göre seçilen zoraki meslekler buna zemin oluşturur.'