21.07.2012

Hayatı Otuz Beş Geçe


 ' Kapıyı tıklattı bi' iki defa.Kim olduğu bilindiği halde;'Kim o?' diye sorulan klişe sorunun aksine;'Gir.'dedim.Oysa kim olduğunu gerçekten bilmiyordum.Aslında bi' önemi de yoktu.Uzun zamandır ne kapımı çalan ne de bu bol yeşilliğe bakan ziyaretçisi sıfırın altında eksi beşte kalmış eve adım atan olmuştu.Yalnızlığımda boğulmayı sevmiyor değildim hani.Yüzme bildiğim sürece sorun yoktu.Ta ki serin ve durgun suların hırçın yüzüyle karşılaşıncaya dek.
  Çoğu zamanki uyuşuk halimle hiç de bağdaşmayan bi' hamle yapıp ayağa kalktım.Yüzüm aralık olan pencereye dönük bi' şekilde ayakta dikili kaldım.İçeri giren bu yabancı;bi' iki tereddütlü adımdan sonra yanıma yaklaştı.Sonra nedense durakladı.Kapı kapandı.Gittiğini sanmıştım.Ancak bu kadar sessiz gitmiş olamazdı.Üstelik yıllardan beri dokunulmamış
durmaksızın gıcırdayan tahtaları olan bu evi göz önüne alırsak.Omzuma bi' el dokundu.Ürperdim.Tamam,belki de korktum.Pencere ardına kadar açılarak duvara çarptı.Harika,bi' de tamir işleri çıktı başıma.Sonsuza uzanan ormanlık;savaştan çekilen korkak asker edasıyla geri çekildi.İşte şimdi gerçekten korkmuştum.Altımı ıslatacak kadar.Güneş peyda oldu tepede.Demek ki dev asırlık ağaçların arkasına saklanmıştı haylaz.Arkamdaki yabancı;kollarını belime doladı.Saçlarımı kenara atıp başını boynuma gömdü.Hıçkırır gibi olduktan sonra nefesi kesildi.Ve yok oldu.Kendimi tebessüm eder halde buldum.Farkında olmadan.Öğrendim.Demek ki hala umut vardı.Yaşamak için.Ve gitmesi gerekenleri asla içeriye almamam gerektiğini.Evet,umut vardı.Kapıyı açıp aralık bıraktım.Ve asla kapatmadım.İçeriye dolan ılık hava tenimi okşadı.Ben de ruhumu. '