2.05.2012

Salak

- Sadece gülüp geçiyordum ağlanması gereken durumlara.Çünkü;ağlamak bana göre bi' olay değildi.Daima otuz iki dişim peyda olurdu huzursuzken.Biliyordum ki bir gün biri gelecekti.Kapımı çalıp kaçmayacaktı üstelik.Yani çok bekletmezsem.Vakit kaybetmeden onu içeri buyur edip bol köpüklü bir Türk kahvesi ikram edecektim ona.Kahvenin içine bir çimdik tuz atıp kazayla üstüne dökecektim belki.Eğilip gümüş tepside çiçekli fincanı uzatırken ona,göz göze gelecektik veya.Utangaç bakışmalar,tatlı gülümsemeler falan olacaktı ya da.Daha yakından tanımak için birbirimizi çay bahçesine,açık hava sinemasına falan gidecektik belki.Elimi tutmak için fırsat kollayacaktı olur ya.Sonra,vedalaşırken dudaklarımdan öpecekti yanağımı tutturamayınca heyecandan.Utançtan eve koşar adımlarla ışınlanırdım ya da.O değil de,saçlarım kaldı bigudili.Elimdeki kitabı kenara bıraktım pencereyi ardına kadar açarak.Umutsuzluk,benliğimi baştan çıkarmıştı adeta.Ağlamak yoktu ki ama.Mutlu olmasam da mutluymuş gibi görünmeliyim ki kendim de buna kanardı belki.Saf işte,n'apsın.